Hakkımda

Tevellüt 10 Mayıs 1985, Trabzon’un Sürmene ilçesinde Petekli Köyünde doğdum. Dünyaya bir çoğunuz gibi yalnız gelmedim ben, yanımda ikizle birlikte geldim yani hiç sıkılmadım o 9 ay boyunca… Ne köy ne de ailem bizi beklemiyor olacak ki o aralar gözümüzü köy evinde açtık, en azından 15 dakika kadar gecikmeli gelen ben hiç beklenmiyordum. Normal bir bebeğin 3’te 1’i kadar olduğum içinde yaşayacağıma kimse inanmamış zaten. Küveze koymuşlar beni! Şaka şaka, köy yerinde küvezi kim kaybetmiş ki ben bulayım :}

Ekmek babama Rize’de nasipti ve tuttuk 1988’de Rize’nin yolunu… Mahalledeki deniz feneri hem büyüdüğüm mahalleye hem de okuduğum liseye adını vermişti, olmazsa olmazımız “Çay” ise ilk okuduğum okulun adıydı.

Liseden sonra, tümüyle nasibim olduğuna inandığım, Ankara’ya okumaya(!) geldim. Yıl 2003, Ankara Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği… Aman Allah’ım hayallerimdeki bölüm!

5 yıllık okulu 6 yılda sindire sindire bitirmeyi becerdim becermesine ama kendi işimi yapmak nasip olmadı bana… Bir yazılım firmasında arkadaşlarımla birlikte çalışmaya başladım. O zamanlar küçük bir firma olmasının verdiği avantajla bir şirkette temizlikten proje yönetimine, iyi çay demlemekten ön muhasebeye kadar kadar her işi yapmak ve tecrübe edinmek nasip oldu. Sonra ayrılıp kendi yoluma devam ettim.

Ailelerimizin ve abilerimizin geçirmiş oldukları 12 Eylül ve 28 Şubat gibi süreçlerin ve onların kafalarına kazınmış olan olayların neticesinde bizlere verdikleri öğüt ‘olaylara karışma‘ olmuştur. Vizontele’de Nejat UYGUR’un sahnesini bilen bilir.

Olaylara Karışma

Ama müspet ve menfi manada olaylara karışanların yaptıklarını görüp olaylara karışmamak mümkün mü? Değil tabiki… Karıştım… Karıştım… Karıştım, hem de nasıl… Bak anlatayım;

Muhafazakar, orta halli, yarı işçi yarı çiftçi bir aile ve etrafımızı kuşatan aynı muhafazakar çember içerisinde yuvarlana yuvarlana AK PARTi Gençlik kollarında gözümü açtım. 2005 yılından 2014 yılına kadar kesintsiz Gençlik kollarının Ankara il ve Genel Merkez birimlerinde görev yaptım. Sonra da yaştan emekli oldum. Bir kaç dernek çatısı altında bir şeyler yapmaya devam ediyorum.

Yolun sonunda bir çok arkadaş, dost, kardeş, dava arkadaşı, yoldaş, gardaş… işte ne dersen de insan biriktirdiğimi gördüm. Kimi geldiği gibi gitti, kimi hiç gelmedi, kimi hala duruyor, kimini ben kaybettim kimi de beni kaybetti. Lakin hala insan sarrafı olduğumu söyleyemiyorum!

Şu aralar, millete hizmet etmenin tek yolu olmadığına inandığım siyasetin ne içinde ne dışındayım. Birlikte yola çıktığımız arkadaşlarımızın siyasette ve bürokraside bir yerlere geldiğini görerek seviniyor ve geleceğe dair umutlanıyorum.

Ancak vurgulamak isterim ki; Kendi işini dürüstçe yapan her kişinin zaten vatanına ve milletine hizmetin en büyüğünü yaptığına inanırım. 

Erhan ŞAHİN

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑